Benden & Bizden Hikayeler

Ne yesek?

4 Mayıs 2015 Pazartesi

Zeytinyağlı Enginar: Pek bir faydalı ve kolay yemek

Şanslı çalışan annelerden biri olarak üç buçuk aylık oğlumu anneme bırakıp öyle başlamıştım işe. Annem Yiğit üç yaşına gelene kadar ona bizim evimizde baktı ve Yiğit'e baktığı süreçte  hafta içi bizde kalıyordu. Sevgili babam ve babaannem ise bu üç yılda tam bir bekar hayatı yaşadı, yemek, bulaşık, çamaşır ve daha neler neler...

Bu süreçte enginar, yemek konusunda hepimizin kurtarıcısı olmuştu. Haftasonu annemin pişirdiği yemekler babamları çarşambaya kadar idare ediyor  sonrasında babam açığı zeytinyağlı enginar pişirerek kapatıyordu. Pişirmesi çok kolay, hızlı ve çok lezzetli. Ayrıca bilirsiniz, enginarın memleketi Bayrampaşa. Hemşehrilik de var yani :) Enginar babam içim nasıl bir kurtarıcı olduysa, benim için de öyle. 5 dakikada hazırlayıp, 15 dakikada pişiriyorum daha ne olsun? Biliyorum bazılarımızda ciddi önyargılar var enginara karşı, ben enginarsız geçen 20 yılıma yanıyorum, varın siz düşünün lezzetini!! İşte benim enginar tarifim:

Malzemeler
-4 adet enginar
-1 orta boy soğan
-1 küçük şişe garnitür
-4 küp şeker
-1 limon
-1/2 çay bardağı zeytinyağı
-Süsleme için Dereotu
-Tuz

Yapılışı
Enginarları limon ile ovalayıp tava tipi tencereye yerleştiriyoruz.
Söğüş doğranmış soğanları her bir enginar çanağının üzerine yerleştiriyoruz.
Üzerlerine aldığı kadar garnitürden koyuyoruz. Her bir enginar çanağı için birer küp şekeri garnitürlerin

üzerine yerleştiriyoruz.
Bir limonun suyu ve zeytinyağını her bir çanağın üzerine kaşık yardımı ile döküyoruz.
Yarım su bardağı suyu ve istenen miktardaki tuzu tencereye koyup, kapağı kapalı şekilde kısık ateşte 15-20 dakika pişiriyoruz.
Dereotu ile servis yapıyoruz.

Bilirsiniz, duymuşsunuzdur, enginarın faydaları saymakla bitmiyor. Google'dan hepsine rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Beni en çok etkileyen faydası, karaciğer fonksiyonlarını düzenlemesi, karın ağrısı, mide bulantısı, şişlik vb. sindirim sorunlarını gidermeye ve kan şekerini düzenlemeye yardımcı olması. Enginar benim için gastrointestinal mucizesi, rahmetli anneannemin lafıyla da; midemin çok hoşuna gidiyor:) Kalp, kolesterol, hücre yenileme vb. diğer tüm etkilerini de siz araştırısınız artık;)

Afiyet olsun...

1 Mayıs 2015 Cuma

Annem: Rukiye Hanım

Ben her akşam okul dönüşü mis gibi yemek kokularıyla karşılanırdım evimde.
O yemeği beğenmezsem de hemen makarna pişirilirdi bol salçalısından ya da patates kızartılırdı hem çıtır çıtır hem lokum gibi...
Her hafta başında bir kilo yufkadan börek sarılırdı, kek ve kurabiye mutfağımızdan hiç eksik olmazdı.
Hiç çorbasız, salatasız kalmazdı sofralarımız. Karda kışta kombisiz evin buz gibi soğuk suyunun altında defalarca yıkardı yeşillikleri, üşenmeden, söylenmeden... Çatlardı elleri, kanardı... Krem sürerdi her gece ama geçmezdi.

Pek tayt, şort giymedim küçüklüğümde. Hazır giyim bu kadar yaygın değildi, biryerlerde vardıysa da bize yakın değildi:) Parçacıdan 4 farklı kumaş alır, 4 günlük kurban bayramına 4 farklı elbise dikerdi, şapkasıyla, çantasıyla... Prenses gibi gezerdim, gözüm hiç kalmazdı taytta, şortta, hazır olanda.

Okul gömleklerimi, çoraplarımı hiç takip etmezdim ertesi güne varmı, yıkanmalı mı diye.. Çünkü hep bir temiz takım olurdu sabahları başucumda.. Onu öpmeden çıkmazdım yola. Tüm gün, anlatacağım herşeyi hafızama kaydeder tek bir ayrıntı bile atlamazdım.. En büyük sırdaşımdı. Bir solukta anlatırdım herşeyi, sanki o günü benimle beraber yaşardı. En çok ona ağlar, en çok ona gülerdim. En çok ona kıyamaz, yine de en çok onu üzerdim... Nazım ona geçerdi, hatrım, yüküm... Hepsini o çekerdi.

Uzuun yaz tatillerinde deniz diye tuttururdum, terasa çıkarırdı leğenleri, kova kova suları, güneşin altında saatlerce oynardım. Aramazdım denizi... Pikniğe giderdi birileri, görürdüm. Bir iç çekerdim, duyardı sesimi, hemen arka bahçeye sererdi kilimi, getirirdi ekmeğimi, peynirimi...Ben öyle sevdim ki o piknikleri. Hepsinde, herşeyde onun aklı, fikri, eli, emeği vardı... Nasıl sevilmezdi...

Anlatmakla bitmez elbet yaptıkları... Asıl derdim şu; peki ben ne yaptım ona? Yorgunum, dersim var, moralim bozuk dedim...  Kaç kez yıkadım o demir gibi soğuk suyun altında bulaşıklarını? Kaç kez yıkamasına yardım ettim halılarını? Ne zaman beraber yaptık badanasını? Bayram temizliği, süpürgesi,  alışverişini... Ne kadar aldım ki üzerinden yükünü?

Sahip olduklarımla çok mutlu bir çocuk, çoğumuz gibi mutsuz ve doyumsuz bir ergen ve sonrasında ayakları yere basan bir genç oldum.  Evlendim, ben de anne oldum. Ve O, benim oğluma benden daha  çok anne oldu...
Kendimi bildim bileli sırtımı dik tutan bir el, yanağımda bir öpücük, ağladığım bir omuz, gün gibi gülüşüm oldu.

Annem; ne kadar anlatsam yetmez adadığın hayatı anlatmaya. İyi ki varsın, iyi ki benim annem olmuşsun, iyi ki sen olmuşsun. Anneler günün kutlu olsun.