Benden & Bizden Hikayeler

Ne yesek?

5 Mart 2018 Pazartesi

Anneanne Torun İttifakları


Yaşamayan bilemez... Anneanneler, babaanneler ne büyük bir nimettir aslında çalışan anneler için.Başın sıkıştığında, seyahatin olduğunda, gönder anneanneye gitsin... Anneanne senden daha iyi bakacaktır bilirsin. Onunla daha fazla oynayacaktır. Daha fazla şımartacaktır. Ne derse yapacaktır. Ne istese gerçek olacaktır... Bir dakika, sanki burada bir sorun var ne dersiniz? Günün sonunda rutini muazzam şekilde bozulan bu afacan siz iş seyahatinden döndükten sonra sizin başınıza kalacaktır!!!


Sık seyahat ediyorsanız, her defasında bu rutini yeniden inşa etmek zorunda kalırsınız. Zira, anneanneye laf geçmez, yufka yüreği toruna dayanmaz! Diğeri zaten çocuk, yokluğunuzun hıncını arkasına anneannesine alarak çıkarmayı küçücük yaşına rağmen hiç kaçırmaz. Sanki aralarında kutsal bir ittifak vardır ve bu ittifak bir olup sana karşı kullanılır.


Buyrunuz bir takım anneanne & torun kuralları..
1- Anneannede yaşanan anneannede kalır! [Değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez :P ]
2- Anneannede yenen anneannede kalır! [Çikolata, sonra biraz daha çikolata, sonra biraz daha...]
3- Anneanneye anlatılan anneannede kalır! [Mesela annesi O'nunla hiç oynamıyor! :( ]
4- Anneanenin yemekleri 1 numaradır :(  [Çünkü anneannesi elleriyle yapıyormuş, peki annesi neresiyle yapıyor acaba?!]
5- Anneannenin evi bir nevi internet cafe'dir...  [ Saati, kuralı, kayıdı yoktur..]
6- En güzel anneanneye şımarılır. [ Çünkü onlarda sonsuz bir sabır vardır!?]
7- Anneanne, anneye karşı en güçlü savunma silahıdır [Ben bundan sonra anneannemin oğlu olucam, sen git!]
Şimdi bu kurallar, yaşananlar uzar gider... Çocuktur, yuvarlanır büyür gider. Önemli olan tüm doğrulara rağmen yanlış kurallarla da ittifaklarla da olsa ruhunu doğru doyurabilmek belki de... Sen yanında olmadığında bunu en iyi anneanne yapıyorsa, ne yediğine nasıl davrandığına bakmadan gözünü kapatacak ve bu durumdan zevk almaya bakacaksın kurumsal anne...












10 Ocak 2016 Pazar

Hayallerin gücü adına!


Saat 21:30
Uyku vakti, yataktayız oğlumla.
-Hadi kapat gözlerini oğlum, birlikte hayal kuralım.
-Hayır, hayal kurmak istemiyorum. Uyuyalım!

Normal karşıladığım bu durum aslında hayal gücü yeteneğinin geliştirilmesi gerektiğini belirten okul psikoloğundan gelen yazı ile benim için alarm durumunu aldı.
Neden şaşırmıştım ki? Gün içinde sık sık Ipad, TV izlemesine izin verdiğim ve çok nadiren birlikte oyun kurduğum oğlum için normal değil miydi bu durum?

Biraz araştırdım sonrasında, iyi bir hayal gücüne sahip çocukların daha mutlu, dikkatli ve hayattaki değişkenlere daha kolay ayak uydurabilen, sağlam yetişkinler olduğunu söylüyor uzmanlar. Hayal gücü ile birlikte artan yaratıcılığın sadece sanatta değil her anlamda; problem çözmede ve inovatif düşünmede etkili olduğunu da ekliyorlar.



Elimizde bir adet imajinasyon eksiği olan çocuk ve bir adet kurumsal anne var, ne yapacağız peki? İşte aşağıda bunlardan birkaçı...

Hikayeler anlatın:
Çok kaliteli, resimli kitaplara, videolara ihtiyacımız yok. 10 dakika ayırarak efsanevi hikayeler çıkarabiliriz ya da kendi çocukluğumuzdan kalma hikayeleri zihnimizin tozlu raflarından çıkararak bunları yeni bir nesile aktarabiliriz. Bu kolay mesela, her gece uyku seanslarında rahatlıkla uygulayabiliriz. Aman sonu acıklı biten hikayeleri unutalım olur mu? Mesela kibritçi kız!


Sanatla uğraştırın:
Malzemeden bağımsız, boyasın, çizsin, kazısın, inşa etsin.. Karışmayın ama kendi karar versin kaşı gözü nereye yerleştireceğine. Engellemeyelim minik Picasso'ları! :) Akşam yemeğini yaparken, arada bir direktif vererek kontrollü bir şekilde bir aktivite çıkar buradan, net!


Doğal ya da jenerik malzemeleri kullanın:
Bloklar, kum ya da hamur gibi malzemeler de çocukların hayal gücünü destekliyor. Tek başına anlamları yok ama sonsuz olasılıkta şekli ancak çocuğun hayal gücü ile alabiliyor. Kum yere dökülecekmiş, blokların sesi alt komşuyu rahatsız edecekmiş, düşünmeyeceğiz artık bunları... Herşeyi geçtim de bu kinetik kum dedikleri malzeme niye bu kadar pahalı? Adı üstünde kum!

Iç dünyasını besleyin:
TV, bilgisayar, iPad vb ile aşırı yüklemeden kaçının. Kendi halinde kaldığı zamanlar olmalı, daha az uyaran ile kendi görsellerini, kendi vizyonlarını oluşturmalılar. Akşamları yemek sonrası yayılma saatlerinde, yeni aldığım çadırında biraz zaman geçirse mesela? Kazan-Kazan olur mu?:) Tamam tamam daha yaratıcı olmalıyım : Büyük bir koliden çadırını kendi yaparken ona yardım edebilirim mesela, ya da dışarıdan topladığımız taş, yaprak vb malzemelerle ona bir hikaye kurdurabilirim... Onu YouTube'dan uzak tutabilmek buradaki asıl hedefim aslında..



Bunlar internetteki standart bir aramada çıkan birkaç güzel ipucu... Şanslıyım, çünkü benim hayal gücüm çok geniştir. Şanslıyım internet var, bu yolda uygulanabilecek bir sürü oyun ve öneri var. Bu durumda tek ihtiyacım; zaman, enerji ve istikrar... Hadi başlayalım o zaman!
I have a dream:)

5 Ocak 2016 Salı

Bal Kabaklı & Vanilyalı Muhallebi :: Hipnoz Sebebi


Bal kabağını pek severim, özellike tatlısını tabii ki. Tatlının hatrına, çorbasını da içmeye çalışırım ama o kadar samimi değilizdir kendisiyle..

Geçenlerde tatlı yapabilmek için  kabak aldım ama eve geldiğimde kabağın aslında tatlıya o kadar da uygun olmadığını farkettim. Hal böyle olunca kabakları az suda haşlayıp püreye çevirdim ve paketleyerek dondurucuya attım. Çaktırmadan Yiğitin çorbalarına, tatlılarına koymayı planlıyordum.

Sonra birden aklıma düştü bu püreden şöyle buram buram kabak kokulu bir muhallebi olur muydu? Olurdu elbet ama benimki tam hayal ettiğim gibi olmadı, yapamadım:)

Çünkü nispeten zayıf olan kabak aromasını keskin aromalı tarçın ile karıştırdım, bir de vanilyalı muhallebi ile yarı yarıya hazırlayınca kabak tadı biraz sönük kaldı. Siz gönlünüze, damak zevkinize  göre değiştirin tarifi bence...

Malzemeler:

Vanilyalı Muhallebi
1 litre süt
1 su bardağı un
1 su bardağı şeker ve 1 paket vanilin
Tüm malzemeleri sürekli olarak karıştırıyoruz, kaynayıp koyulaşınca ocağın altını kapatıyoruz.

 Balkabaklı Muhallebi
2 su bardağı bal kabağı püresi
2 yemek kaşığı nişasta
1 çay bardağı süt
Yarım çay bardağı şeker
Tüm malzemeleri sürekli olarak karıştırıyoruz, kaynayıp koyulaşınca ocağın altını kapatıyoruz. Balkabağı kısmını sütsüz de yapanilirsiniz, tadı ve rengi daha net olur.
Şeker ve nişasta miktarını istediğiniz kıvama göre ayarlamanızı tavsiye ederim.

Bundan sonrası şekil ve sunum. Dondurma kuplarında, buz kalıplarında, muffin kaplarında her nasıl hayal ederseniz..

O zaman size afiyet olsun;)



Meraklısına ve Bebeklisine balkabağına dair notlar:)
-Balkabağı zengin bir A ve E vitamini kaynağıdır.
-Demir, potasyum, kalsiyum ve fosfor açısından da zengin..
-Aynı zamanda, iyi bir antioksidan olan beta karoten kaynağı
-Lif  içeriği yüksek, sindirime yardımcı olur.
-6.aydan itibaren bebekler için besleyici  bir ek gıda alternatifi
-Bağışıklık sistemini güçlendiren biyokimyasallar içeriyormuş!
-Bebekler için sebze püresine, çorbaya eklemenin dışında balkabaklı yoğurt da pek lezzetli olur:)

4 Ocak 2016 Pazartesi

Neredeyse Ev Hanımı Oluyordum!


Kar ve yılbaşı tatilinin birleşmesiyle koskoca 4 günü evde geçirdim! Dışarıya da çok çıkmadım pek haz etmem kardan, soğuktan... Ama ne iyi geldi sıcacık evimde evcilik oynamak anlatamam:)

-Bir kere günün en az 3 saatini muhakkak mutfakta geçirdim! Yemek yapmanın dışında, mutfaktaki fazlalık eşyalardan kurtuldum. Mikrofiber mutfak bezini yıkayıp yıkayıp tezgahı, ocağı sildim defalarca. Her yeri pırıl pırıl yaptıktan sonra da bezi güzelce yıkayıp katladım evyenin önüne. Öyle yapmazsam işim bitti sayılmazmış, bu hareket işin adabındanmış:) Anladım ki o kadar da pasaklı değilmişim aslında, zamanım olsa yaparmışım. Oysa normal zamanda sadece posta kutumu bu kadar özenle temizliyorum!
 
- Günde iki öğün çay demledim, aralıksız her gün türk kahvesi içtim. Yanına üç beş yancı çerez koyarak, komşumla, eş dostla pencere kenarında keyif yaptım. Aslında türk kahvesini pek severmişim de keyif yapmaya vaktim olmadığı için pek içmezmişim. Türk kahvesi, iki toplantı arasnda arkandan koşanlar ve yağan mailler, çalan telefonlar arasında içilmiyor, net!


- Kişisel bakım seanslarımın pek detayına girmicem:) Ama ne güzelmiş insanın kendini kremlerle, kürlerlerle şımartması... Normalde en hızlı bakımım olan banyoda bebe yağını kullanabiliyorsam iyi hissederdim kendimi, oysa bu dört günde süt banyosundan çıkmışa döndüm:) Şu proje sunumlarını süslediğim, kritik maillere verdiğim özenin yarısını göstermemişim kendime yazık...


- Yeni yeni tarifler denedim, tatlı ağırlıklı. Pişirdim, yedim, yedirdim.. Muhtemelen bir iki kilo aldım. Olsun pazartesi itibariyle öğlen salata yemeye devam edicez zaten, birkaç dilim elmalı brownie ile bal kabaklı muhallebi adama ne yapar?:) Aylardır aynı tarifle yaptığım keklerden sonra ilaç gibi geldi bu tatlılar ev halkına:) iyi hissettim kendimi, anne gibi, eş gibi.. Hani böyle insiyatif kullanarak, sorumluluğunda olmayan bir işi yapmış gibi ve bu sebeple patrondan bir aferin almış gibi:)



Evet bunların hepsini ve daha fazlasını yaptım bu 4 günde, zorlukları bir yana çok da keyif aldım. Ama yine de bunun küçük tatlı bir kaçamak olarak kalmasını istedim, ruhum dışarıda... O plazada, o toplantı odasında, o laptopun başında. Sinirlenip söylensem de, öf pöf desem de ben oraya aitim.. İşte bu yüzden kurumsal anneyim, gönüllü kurumsal köleyim... Ben böyle iyiyim:)



17 Aralık 2015 Perşembe

Kahvaltının Mutlulukla Bir İlgisi Olmalı - Ton balıklı salata ile de...


"Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı" demiş Cemal Süreya. Çok haklı, ama bunu sadece bal kaymağa mı atfetmişti acaba? Hayır fazlası var elbette.. Kahvaltı keyiftir, benim gibiler için çoğu zaman lükstür hatta. Sevdiklerimi doyasıya görebildiğim özel anlardandır. Hala biraz sabah mahmurluğu vardır. Günün de, insan ruhunun da en dingin ve en masum anlarıdır. İstisnalarınız hariç bir düşünsenize, sabahın o ilk saatlerinde kimi isteyebilirsiniz yanınızda? En sevdiklerinizi, en mutlu edenleri. Evet, kahvaltının gerçekten mutlulukla bir ilgisi olmalı.

Türk tipi kahvaltının zenginliğinden bahsetmeye gerek yok! Bal kaymaktan başlayarak, sucuklu yumurtaya, menemenden çeşit çeşit hamurişlerine uzar bu liste. Ben biraz sıradışılıktan yanayım kahvaltıda. Öyle tek başına peynir, zeytin ya da bal, kaymakla işim olmaz. Her sabah aynı şeyleri yemekten pek haz etmem. Ne mi tercihim? Peynir zeytinin yanına akşamdan kalma soğuk köfte, ya da lahmacun... Mutlaka bir simit ya da börek vb vee acılı ekşili bazı yancılar! :)

En sevdiğim kahvaltılıklardan,  ton balıklı salata şöyle bol yeşil soğanlı ve limonlu :)
Alt tarafı salata, tarife ne gerek var demeyin. İşin sırrı ince kıyılmış bol yeşil soğan ve maydonozdan oluşması. Az biraz kornişon ve mısır... Sonra bol limon ve zeytinyağı! 

Hadi şimdi mutlu edelim kendimizi, en sevdiklerimizle birlikte :)


25 Ekim 2015 Pazar

Muzlu Rulo Pasta

Haftalardır Yiğit'e kek yapıyordum ki çocuk artık  bir yerde isyan etti :)
-Anneciim, biraz da başka tatlılar, pastalar yapsanaa!!

-Yapmaz mıyım yavrum, yapmaz mıyım oğlummm!! diyerek, kekten daha hızlı ve  kolay ne  yapabilirim diye araştırmaya başladım ve kekle kapışacak hızda ve kolaylıkta muzlu rulo pastayı hatırladım!

Malzemeler:

Pandispanya için
- 4 yumurta
-1 çay bardağı toz şeker
-1 çay bardağı un
-1 paket kabartma tozu
-1 paket vanilya

İç ve dış kreması için (en kolayından;))
- 2 paket kakaolu puding
- 1 litre süt

2 adet muz

Yapılışı:

4 yumurta ve şekeri çırpıyoruz. Karışım beyazlayınca, üzerine un, kabartma tozu ve vanilyayı ekleyip biraz daha karıştırıyoruz. Fırın tepsisine yağlı kağıt serip, üzerine ince bir şekilde hamuru yayıyoruz. 200 derecelik ısıtılmış fırına koyuyoruz, pembeleşene kadar pişiriyoruz. Piştikten sobra, fırın kağıdı ile birlikte keki birkaç kez rulo yapıp açıyoruz ki kolay şekil alsın ve kağıttan ayrıldın.
Diğer taraftan, 2 paket pudingi 1 litre süt ile hazırlıyoruz. Pişen pudingi, kağıdından ayırdığımız pandispanyanız üzerine döküyoruz (üstü için de bir miktar kenara ayırmalıyız). Muzları dizip, rulo şeklini veriyoruz ve kalan puding ile rulonun üstünü kaplıyoruz. Soğuduktan sonra buzdolabında bir gün beklemeli...

Afiyet olsun:)


17 Ekim 2015 Cumartesi

Sebzeli Balık Çorbası

Malum, mevsim kışa döndü. Balık, okul ve hastalık sezonunun aynı döneme denk geldiği düşünüldüğünde hasta çorbası olarak da prim yapabilecek enfes bir lezzet balık çorbası. Yapımı ise çok kolay! değil, kabul... Orta zorlukta :)

Malzemeler:
Beyaz etli herhangi bir balık türü (bir küçük çorba kasesi kadar eti çıkmalı)
1 adet dolmalık biber
1 adet kapya biber
1 adet havuç
1 adet küçük patates
Yarım kabak
1 adet soğan
4 diş sarımsak 
2 adet defne yaprağı
Tuz, karabiber, limon
Meyanesi için: 3 kaşık un, su, tereyağı
Piştikten sonra eklemek üzere:
1 tutam maydonoz, dereotu
2 dal yeşil soğan

Yapılışı:
Az sıvı yağda küp küp doğranmış tüm sebzeleri kavuruyoruz. Üzerine su ekleyip pişiriyoruz.
Aynı zamanda balığı fırında pişirip, etlerini ayıklıyoruz. Ayrı bir tavada unu tereyağı ile kavurup, su ekleyerek eritiyoruz ve pişen sebzelere ekliyoruz. Son olarak balık etlerini de çorbaya ekleyip, tuz, karabiber limonla tatlandırıyoruz ve 5 dk daha pişiriyoruz. Ocağın altını kapadıktan sonra, doğranmış maydonoz, dereotu ve yeşil soğanı ekliyoruz...

Çorbayı içmeden  önce limon sıkıp, pul biber ile şenlendiriyoruz... Enfes oluyor, enfesss!!
Afiyet olsun;)